bugün

entry'ler (5)

spotify haftalık keşif listeleri

14.03.2016

baroness - eula
Collapse Under The Empire - Shoulders
Les Discrets - Song For Mountains
Orcas - Until Then
Agalloch - The Lodge
soulsavers - clay
autechre - vletrmx
failure - another space song
Red House Painters - Medicine Bottle
king woman - burn
hidden orchestra - overture
cult of luna, julie christmas - the wreck of s.s. needle
this is your captain speaking - ascendans
vola - like the rainbow

düşüncenin çağrısı

üç ünlü alman filozofu olan immanuel kant, arthur schopenhauer ve martin heidegger'ın düşünceler çağrışımı üzerindeki fikirlerini içeren derleme, fakat sonucu olmayan bir kitap.

kant'ın ve heidegger'ın eserlerini incelemeye henüz başlamamış olsam da, kitabın ilk bölümünü ele alan "kendi kendine düşünmesini öğrenmek (a. schopenhauer)" adlı kısmında schopenhauer'un "okumaya ve okumuşlara dair" kitabından kesitler alındığını anlamam çok uzun sürmedi. (ve elbette ki kant'ın ve heidegger'ın da başka başka kitaplarındaki yazılarından kesitler alınarak bu kitabın "düşünce" konulu bir derleme yapılarak tamamlandığını anlamam...) *
kitaptaki bölümler sırasıyla şu şekildedir:

düşünce düşünülür - ahmet aydoğan [çevirmen]
*ahmet aydoğan'ın kitap hakkındaki genel değinmeceleri * *
kendi kendine düşünmesini öğrenmek - arthur schopenhauer
düşünmek ne demektir - martin heidegger
düşünmeye çağıran nedir - martin heidegger
kişinin düşünerek yönünü tayin etmesi ne anlama gelir? - immanuel kant
düşünmenin gereksindiği: sükûnet - arthur schopenhauer

schopenhauer çokça sevdiğim bir filozof olmasının yanında onun "düşünceler" üzerindeki düşündüklerini eleştirebilme gibi bir girişimim dolayısıyla bir hayli boşlukla sonuçlanacaktır.

heidegger'a gelince,
bu adı gibi tuhaf ve lanet olası adamı -cümlelerinin yarısı beyninde kalmış şu filozofu- okurken kaç kez ölüp dirildim hatırlamıyorum.
"feriştahını ..** ya da çakralarını ..** kılıbık herifi" gibi lafların ilk defa bu adamı okumuş bi kimse tarafından keşfedildiğine inancım tam.

çok zor ve azap verici bir dil, allah bu çocuğun annesine sabır versin. * okurken komaya girmediğim içinse kendimi hiç olmadığım kadar şanslı hissediyorum, akşama dayanamayıp bu canlı kanlı varoluşçuluğumla evde sıkı bir parti vereceğim. hâlâ yaşıyorum ama mucize! neyse ki atlattım.

bir daha bulaştırmayacağım benim biricik dizayn edilmiş ruhuma böyle pis vintage şeyleri, ne idüğü belirsiz kılıksızlıktan ölmüş kelimeler sürüsünü, cümlelerinin yarısı edebiyata bdsm yaşatmış bir kaçığın "illa yazıcam!" diye çığırıp duran tadımsız şeylerini.
biri buna zamanında diyememiş mi "sen filozof olma fikirlerini güzel güzel içinde tut canım kardeşim" diye? al yazdın işte ne oldu? yazıyla insan gebertiyor herif. ilk defa görüyorum gerçekten. bir daha böyle yaşam sevincimi elimden çalan yazılar almayacağım karşıma yemin ederim.
hayat sevincimi söktü aldı gitti resmen...

7 gün boyunca bir kitaba uğramam artık.

lanet olası herif.

schopenhauer ile başlayan bir kitabın notunu kırdırdı bende.

hatta öyle bir şey yaptı ki, yazı yazmaktan haz alan bir insanı kelimeleriyle boğdu içinde. * schopenhauer dışında okunacak herhangi bir güzellik yok bu kitapta. şunlar okunulsa kâfi.

çevirmenin "kitabın ikinci bölümünü oluşturan metin, sorgulamayı daha da derinleştirecek düşünce dediğimiz şeyi köklerinden kavramaya çalışmakta" dediği "ve şu soruların cevaplarını aramaktadır" diye devam ettiği şu soruların can alıcı hallerinden hiçbirini bulamadım.

--spoiler--

düşünmek ne yapmaktır -fikir ve kanaat getirmek? çıkarımda bulunmak? bir tasavvur oluşturmak? düşlere dalıp düşlemek? kavramlara dayalı bir model yahut sistem kurmak- Hangisini "düşünme" diye çağırırız bunların?

"iki bin beş yüz yıldan beri düşünmenin temel ayırt edici özelliği olarak kabul edilegelen nedir?
mantık ve düşünme arasında nasıl bir ilişki vardır? "geleneksel düşünme öğretisi neden şu ilginç 'mantık' ismini taşır? şiir düşüncenin karşısında nerede durur?

"tam hakkıyla düşünebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz ön koşullar nelerdir? her defasında düşünmeyi tam anlamıyla yerine getirebilmemiz için bizden istenen nedir?"

dünyanın ve insanın geldiği yer her haliyle düşünmeye çağrıda bulunurken, karşılaştığımız her mesele bizi durup dinlemeye, dinleyip düşünmeye davet ederken düşüncenin izine rastlanmaması, insanın düşünme karşısındaki bu serkeşliği neyin alametidir?

düşünme neyi bekler? düşünme neye, ne düşünmeye davet eder? o nedir ki başka bir şeye değil de düşünmeye davet eder?

--spoiler--

evet kısaca bunların hiçbirine ulaşamıyorsunuz.

çantanıza keklik bir söz atayım*:
"içinde hakikati ve hayatı barındıran sadece ve sadece bir insanın kendi temel düşünceleridir

bundan başka güzel şeye rastlanılmaz.

karsinojen

insanda kansere neden olabilecek etmenlerin maddelerine ve/veya ajanlarına verilen genel isim.

ilgili linkte (http://www.nedirnedemek.c...nedir-karsinojen-ne-demek) tanımlaması "kansere neden olabilen 'ajan' veya kimyasal madde" olarak yazılıyor.

ukak (uluslararası kanser araştırma kurumu) monografilerinde kanser yapıcı etmenler için "ajan" terimi kullanır.

buna göre, bir ajanın karsinojenik açıdan yerleştirilebileceği 4 sınıfı bulunur (bunlar ukak'ın kendi araştırmaları sonucu kategorizeleştirdiği karsinojen gruplandırmasıdır).

grup 1, grup 2 (kendi içinde "grup 2a", "grup 2b"), grup 3, grup 4.

grup 1: "ajan" madde insanlar için karsinojeniktir.
grup 2a: ajan insanlar için büyük olasılıkla karsinojeniktir.
grup 2b: ajanın insanlarda karsinojenik olma ihtimali vardır.
grup 3: ajanın insanlarda karsinojenik etkisi açısından bir sınıflandırma yapılamamaktadır.
grup 4: ajan insanlarda muhtemelen karsinojenik değildir.

***

karsinojenik ajanlardan bazıları:

- tütün ürünleri (sigara, puro, nargile vb.)
- "pasif sigara içiciliği!"
- alkol
- benzen
- iyonlaştırıcı radyasyon
- morötesi ışınlar (güneş ışınları, solaryum)
- asbest
- hepatit b ve c virüsü
- hiv tip 1
- human papilloma virüsü (hpv)
- işlenmiş kırmızı et ürünleri

kaynaklar

• prof. dr. gökhan özyiğit, "acaba kanser yapar mı?", bilim ve teknik, sayı 579, s. 24-26, 2016.

çürümenin kitabı

etkilendiğim en önemli kitaplardan ve üsluplardan biri.

suratsız bir adamın fırlattığı tükürüklü aforizmalardan muazzam bir başyapıt.

öncelikle, bilinmesi gereken bir şey var ki, o da bu kitabın 150 sayfa olmadığıyla ilgili,
keklemişler sizi; kitap 600 sayfa. (evet, 13 liraya 600 sayfalık bir zıkkım alıp, üstelik kütüphanende hiç yer kaplattırmıyorsun!) her bir sayfayı ve içindeki bazı cümleleri x3 ile çarpınca, buna denk geliyor çünkü.

fakat bana kalırsa bu kitabın sayfa sayısı gibi bir kavram hâlâ... henüz mevcut değil.
sayfa sayısı da neymiş? –bu kitapta yazılanlar için. resmen bir aşağılama.

yalnızca çürümenin değil, hayatın her alanındaki eksik birtakım problemlerin kokuşmasına ışıklar saçan kör edici derecede yoğun, yaldızlı(!) düşünceler yığıntısı bir kitap. dipsiz...

yazarın hayatının sonuna doğru beyninin içindeki nöronların ağırlıklarını taşıyamayıp evrenin bütün kurallarında ve dev yıldızlarında gözlendiği gibi kendi içine çöktüğünü düşünürsek (alzheimer beyaz cücesi) hastalığından dolayı kafasını tırtlatmış olduğu gerçeğini düşündüğümde, (bunları duysaydı beni kelimeleriyle öldürürdü), neredeyse bütün büyük düşünürler gibi bu adamın da çok düşünmekten sağ çıkamadığı ve bu hayatın toz pembeliğini(!) çekemeyip karşısında sırıtarak dans edemediği için, depresyon efendisini koluna takıp etrafta laylaylay zıplayarak gezdiği ve ve ve, onunla tanrı hakkında şakalaşmalar yaptığı için, doğanın kanunu gereği, bu dünyaya gelmekten utanç duymuş bütün canlılara verilen "ayak uydurulamamış çeşnilikler kategorisinde" "al bir de benden" dercesine başkaları tarafından zihnine yapıştırmış onursal alz ha imini hırlarım davranışları için (bir madalyon ve): kendi içinde yaratılmış muazzam bir dinginliğin sızıntısında ölmesi için geliştirilmiş görkemli bir siyah deliğin öncülüğünde (alzheimer şeyisi): her hatırasını içine tek tek süpüren ve onu yükseldiği bilgeçlikten kıçına vura vura indiren bir hastalık ve zihnini artık bu işlerle meşgul edip "aman ha, tanrısallığa oynarsan yakarım çıranı" diyen bir cellat, onun bu aşırılıkları mertebesinde yüzdürdüğü fikirlerini alıp düşünsel olarak bozguna uğratarak onu duvarın öteki tarafından insanlara vaaz verme çılgınlığında bulunmaması içidshfgdsg, bertaraf edercesinahahahsdgdfow!. hâlâ okuyor musun? alzheimer oldum burda.

sana en zengin yollarla bu kitabın içinde nasıl bir çıkmazlık yarattığını anlatmak için,
alzheimer oldum.

lütfen oku şu kitabı.

spotify haftalık keşif listeleri

yazarların spotify'da yaptığı haftalık keşif parçaları, senin için seçilenler, bilinmeyen sanatçılar ya da albümlerden daha fazlası.

07.03.2016

lunatic soul - shutting out the sun
inter arma - the long road home
the gathering - broken glass
our oceans - lioness' sunrise
novembre - distances
mount eerie - voice in headphones
anciients - raise the sun
vàli - dypt inne i skogen
david maxim micic - universe in a crayon
creep feat. lou rhodes - vertigo
seas of years - passing skies

keşfet bölümündeki "buna benzer sanatçılar"

mars red sky - (alien grounds) / Apex iii
(apex iii albümünün içinden ve içerisinde "the whinery", "friendly fire" gibi çok özel parçalar var)
*ilk duyduğumda sleepy sun - wild machines'i bulmuş kadar tahrik oldum.
beast, please be still - a narrow escape
love is colder than death - tired to death (sadece bir kazanım olarak ilk 49 saniyesine kadar bulutumsu ritmine uyan trampet seslerinin farklılığı dinlenebilir). grup ismi ise ceplere ders olsun.
we vs. death - golden medals